Tunus ekonomisi yeterli miktarda dövize sahip değil, bu yüzden de yabancı turistler için 'ekonomik' tatilin adreslerinden biri... Üstelik Arap Baharı sonrası oldukça güvenli. Masmavi deniziyle, mükemmel plajları, egzotik evleriyle yaşanası olmasa da görülmeye değer bir ülke, Tunus.
![]() |
Çift dilli bir ülke Tunus: Arapça ve Fransızca konuşuluyor |
İnsanların yaşamlarında etkisi süregelen, akılarında her daim kalan kimi sözler vardır. Bu sözler bazen bir kitabın sayfalarından ya da bir şiirin dizelerinden çıkıp girer akla. Öyle kolay kolay unutulmaz. Ara sıra vurur aklın kıyısına, anımsanır dalga dalga. Nam-ı değer ‘‘kaptan’’ lakaplı ünlü şairimiz Attila İlhan dizelerinde ‘‘anamdan yolcu doğmuşum’’ der, bu dize nedense beni içine çeker... Öyle ya yeni coğrafyalara uzanmak, yeni yüzler keşfetmek bireyin ufkunu açan hem somut hem de soyut bir keşiftir.
![]() |
Tunus Osmanlı Camii |
Geçtiğimiz günlerde FIJET önderliğinde Tunus’ta gerçekleştirilen genç gazeteciler akademisi son derece heyecan verici ve farklı bir deneyimdi. Afrika kıtasının en kuzey noktasındaki Tunus’la ilgili çok az şey biliyordum. Bildiklerimi tek bir cümle içine sığdırabilirsem; Arap Baharı’nın başladığı, bayrağı bizim ülkemize yakın Müslüman bir Akdeniz ülkesi… TK 663 numaralı Türk Hava Yolları Tunus uçağına bindiğimde, hiç görmediğim bir coğrafyaya ve daha önce ayak basmadığım bir kıtaya gitmenin korkuyla karışık heyecanını taşıyordum. Uçağımız kuzey rüzgârlarının etkisiyle biraz geç kalktı. Bulutlara doğru yükselirken, İstanbul’daki yağmurla karışık fırtınayı geride bırakıp Akdeniz’in maviliğine doğru ilerliyorduk. Yaklaşık 2 saat sonra, uçağın penceresinden Tunus’un başkenti Tunus Carthage havalimanına indik. Pasaport kontrolünün ardından, FIJET üyeleri bizleri karşıladı. Kısa bir süre sonra Tunus’un başkenti Tunus’tan, kalacağımız Hammamet’e doğru yola çıktık. Ortalama 70 km’lik yol boyunca bizlere çevreye serpilmiş 2’şer 3’er katlı beyaz evler ve hepimizin ilkokul kitaplarından anımsadığı ‘‘kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak’’ geçen Akdeniz ikliminin en belirgin özelliği olan maki ağaçları eşlik etti. Yasmine Marina Palace Hotel’e geldiğimizde çevre sakindi. Söylenenlere göre Mart ayından sonra sezon hareketlenmeye başlarmış. Eski Tunus Kültür ve Turizm Bakanı Tijani Haddad, bizleri son derece sıcak bir tavırla karşıladı. 7 gün sürecek serüvenimiz başlıyordu.
Fransız etkisi
![]() |
Kentlerdeki mimari tarz birbirine oldukça yakın |
Tunus’un yüzde 99’u Müslüman. Ancak çok uzun bir zaman Fransız sömürgesi altında kaldığı için ülkede yaşayan insanlar Fransızcayı anadilleri gibi biliyorlar. Hatta diğer bir değişle çift dilli bir ülke, Tunus… 1574-1881 yıllarında Osmanlı Devleti bu topraklarda hâkimiyet sürmüş. Ardından batının, kültürel emperyalizmine maruz kalan ülke ancak 1956 yılında tam anlamıyla bağımsızlığını kazanabilmiş. Öte yandan Fransız etkisi ise hala devam ediyor. Bunun en belirgin özelliklerinden biri neredeyse tüm evlerin Fransız mimarisiyle yapılmış olması. Küçük mavi balkonlar ve sokaklara taşmış kafeler… Tunus’un başkenti iki bölgeden oluşuyor. Kenttin tam merkezindeki Bab-ı Bahr, Türkçe anlamıyla ‘‘deniz kapısı’’… Başkenti, eski Tunus ve yeni Tunus olmak üzere ikiye ayırmış.
![]() |
Medina Çarşısı bizim Kapalıçarşıya benziyor |
Başkentin en önemli noktalarından biri de Medina çarşısı. Aynı İstanbul’daki Kapalıçarşı gibi upuzun dar bir yolda irili ufaklı, iç içe geçmiş yerel ürünlerin bulunduğu dükkânlar var. Turistlerin Tunus’a geldiklerinde mutlaka uğradıkları bir mekân… Çok geçmeden Tunus’un başkentinden Sidi Bou Said’e doğru yol alıyoruz. Yol boyunca Tunus’un varlıklı ailelerinin yaşadığı, modern ve mimari olarak Avrupa stiline yakın konutların bulunduğu bir yoldan geçiyoruz. Yarım saatlik bir yolculuğun ardından Sidi Bou Said’e geliyoruz. Ülkenin en turistik ve en güzel yerleşim yerlerinden biri olan Bou Said, 2’şer katlı beyaz evleri, mavi kapıları ve pencereleriyle Yunan adalarını andırıyor. Çevrede turistik eşyalar satan pek çok dükkân ve butik oteller var. Tunus evlerinin en önemli özelliği kapıları… Bir evin kapısına bakarak o kişinin ekonomik durumunu anlayabiliyorsunuz. Eğer kapı, büyük, bakımlı ve ihtişamlıysa o ailenin maddi durumunun iyi olduğu anlamına geliyor. Başkent’e çok yakın bir konumda bulunan Sidi Bou Said, konuklarına eşsiz bir gün batımı sunuyor. Tüm körfezin mavi güzelliği akşamın kızıllığına karışırken bir günü daha bitirerek, otelimizin yolunu tutuyoruz.
![]() |
Butik otelleriyle, vintage bir atmosfer... Tunus'un en güzel yerlerinden biri Sidi Bou Said |
Alternatif bir tatil adresi: Sousse
Sabahın ilk ışıklarıyla otelimizin bulunduğu Hammamet Yasmine’den yola çıkıyoruz, bugün uzun bir gün olacak… Tunus’un önemli kentlerinden biri Sousse’ye doğru ilerliyoruz. Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuğun ardından bizi büyük otellerin peşi sıra sahile dizildiği, masmavi deniziyle geleneksel bir Akdeniz kenti karşılıyor.
![]() |
Sousse bakımlı ve düzgün bir kent |
![]() |
Tatil köyleri kış aylarında oldukça sakin |
Sousse mükemmel bir kumsala sahip. Büyük bir yat limanı var. Liman çevresinde kafe- restoranların bulunduğu bu şirin lokasyon, tertemiz bir denize sahip. Ancak buranın esnafı son derece ısrarcı. Liman çevresinde hemen hemen herkes size laf atıyor. Aralarından hızlıca uzaklaşıp, Tunus’un en önemli radyolarından Al Jawhara FM’e doğru gidiyoruz.
![]() |
Tunus kentleri genelikle alçak yapılaşmaya sahip |
Jawhara FM’in 8 katlı modern bir binası var. Tüm Tunus’a yayın yapan bu radyo, profesyonel çalışma ortamı ve eşsiz deniz manzarasıyla gazeteci olarak fazlasıyla ilgimizi çekiyor. Radyo binasından çıkar çıkmaz birazda aldığımız deniz havasının etkisiyle acıktığımızı hissediyoruz. Sousse’nin en güzel otellerinden biri ‘‘Merhaba Palace’’da dünya mutfağından pek çok seçkin yemek bulabilirsiniz. Oldukça zengin bir açık büfeye sahip olan otel, rahatça tatil yapılabilecek bir mekan. Hatta şunu söyleyebilirim, seyahatimiz süresince Tunus’un pek çok noktasında yemek yeme fırsatı bulduk. Kimi zaman Carthage Land’da yediğimiz balık ağırlıklı menüler, keza bunun yanında ülkenin milli yemeği olan kuskus pek çok yerde karşımıza çıktı. Elbette yeni tatlarla tanışmak güzel ama bir noktadan sonra anlayışla karşılarsınız ki, insan alıştığı ve doğduğu kültürün yemeklerini arıyor. İşte Merhaba Palace’ın en önemli artısı bu. Türk mutfağına son derece yakın ve zengin bir çeşitliliğe sahip...
Keyifli bir öğle
yemeğinin ardından Monastir City’e doğru yol alıyoruz...
![]() |
Merhaba Palace çok güzel bir otel |
Burası geleneksel bir balıkçılık merkezi. Nüfusu 2004 sayımına göre 41,400. Monastir City’nin en önemli yanı Modern Tunus’un kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Habib Burgiba’nın doğduğu ve eski başkanlık sarayının olduğu yer olması. Ülkenin kurucusunun evini ziyaret ediyoruz. Ev müzeye dönüştürülmüş. 1950’lili yıllarda yapılmış bu yapı, inşa edildiği döneme göre oldukça çağdaş. Ancak ne yazık ki çevre yeterince bakımlı değil. Dilerim en kısa sürede kentsel bir yenileme çalışması başlatılır. Bu şehirde gözümüze çarpan en önemli noktalardan biri çok sayıda caminin bulunması…
![]() |
Cami girişinde bir yazı: ''Only Muslims'' |
Taş mimariyle yapılmış bu ibadet mekanlarının yanında, kenttin tam merkezinde yer alan büyük bir kale dikkatimizi çekiyor. Ancak restorasyon çalışmaları yüzünden, kale sadece dışarıdan izleniyor. Tunus’da bir günü daha geride bırakırken, kilometreler boyunca kesişen yollar, tren rayları, fabrikalar, geniş ovalar ve irili ufaklı binalar bizlere eşlik ediyor…
Tunus, konuklarına kendine özgü geleneksel yüzünü sunuyor. Farklı coğrafyalarda farklı yüzler görmek, yeni yaşamlar tanımak sizleri içsel bir yolculuğa sürüklüyor. Geride aklımda yine o dizeler kalıyor: ‘‘anamdam yolcu doğmuşum/nehirlerle birlikte denizlere kavuştum’’.
![]() |
Başkentin en büyük kilisesi tabi ki Fransızlar tarafından inşa edilmiş |
![]() |
Denizcilik önemli bir ekonomik kazanç |
![]() |
Sidi Bou Said'in taş sokakları ve mavi kapılı evleri |
![]() |
Peygamber Efendimizin ismi yat limanına yazılmış |
![]() |
Kent merkezindeki deniz bile oldukça temiz |
![]() |
Pek çok ülkeden gelen genç gazeteciler Tunus'da bir araya geldi Burak ÇİÇEK |