25 Mart 2014 Salı

Çengelköy kimliğini koruyor


Muhteşem boğaz manzarası, daracık sokakları, tarihi ahşap yalıları ve hafta sonları kahvaltının en ‘huzurlu’ adreslerinden biri, Çengelköy 


  İstanbul’un hangi ilçesinde yaşarsanız yaşayın kentin karmaşası, giderek artan nüfus yoğunluğu, trafik ve bunun beraberinde gelen altyapı sorunları şehirdeki vatandaşların ortak konusu. Ne yazık ki bugün İstanbul, sahip olduğu tarihsel, kültürel birikiminin aksine sıradan bir metropole dönüşmektedir. Bir şehrin kaderini ilgilendiren her proje ‘milli irade’ kılıfında, tartışılmadan, tepeden inmeci bir anlayışla gerçekleştirilmektedir. Ülkenin içinde bulunduğu siyasal konjonktür tıpkı her sancılı siyasi dönemde olduğu gibi bugün de İstanbul’u etkiliyor. Bir siyaset adamı kentle ilgili ‘çılgın projeler’ tasarlamak yerine neden ‘akılı projeler’ üretmez? Bu sorunun pek çok yanıtı olabilir ama her yanıt tek bir yola çıkıyor: Rant için! Rant, İstanbul için çıkmaz bir sokaktır. Kenti kemiren finansal bir tuzaktır. Şehrin hemen hemen her noktasında yükselen binalar, alışveriş merkezleri, plazalar kentin kimliğine zarar verirken,  ranttan uzak kalabilmiş çok az semt var. Onlardan biri de Üsküdar’a bağlı Çengelköy.

Esnaf kültürü değişmedi

    Çengelköy’de yaşayan vatandaşların bu mahalleyi anlatırken en çok bahsettikleri nokta esnaf kültürünün kaybolmaması… Konuştuğumuz pek çok kişi yıllardır süregelen bu geleneğin devam etmesinden dolayı oldukça mutlu. Semtin sokaklarında yürürken esnafla halkın yakın ilişkide olduğunu fark ediyorum. 

Elimde fotoğraf makinesi var, hemen sağımda ikinci el kitaplar satan bir seyyar satıcı dikkatimi çekiyor. Semti bir de onun dilinden dinlemek için yavaşça yaklaşıyorum, 50’li yaşlardaki bu kişi bana Çengelköy’ün isminin nereden geldiğini anlatmaya başlıyor: ‘‘Bizans’tan kalma dev gemi çapaları, çengelleri olduğu için Osmanlı döneminde buraya Çengelköy denmiş. Ben Rizeliyim ama hayatımın büyük bölümü burada esnaflık yaparak geçti’’ diyor. Fotoğrafını çekmek istiyorum, nedense çekiniyor, ben de sadece tezgâhındaki kitapların fotoğraflarını çekiyorum. Semtin her sokağı denize çıkıyor. 


Mutlaka duymuşsunuzdur, ‘‘Çengelköy salatalığı’’ meşhurdur, her zaman taze, körpe ve yedikçe yenilesi gelir. 60’lı yılların başında açılan bir manav dikkatimizi çekiyor. Üç kuşak Çengelköylü Murat Kara bu semti anlatıyor: ‘‘Burada alışveriş merkezi filan olmaz. Zaten burada değişmeyen bir semt kültürü var. Bir gelenek var. Bu geleneğin korunması Çengelköy esnafına düşüyor. Uzun süredir burada esnaflık yapıyoruz. Tabi semttin bazı problemleri yok değil. Örneğin; trafik son derece önemli ve çözüm bekleyen bir durum. Ayrıca bölgede bazı tarihi yalılar, köşkler var bu binaların değerlendirilmesi ve restore edilip, semtimize kazandırılması gerekiyor’’.


Çengelköy’de yer alan tarihi ahşap yalıların bir kısmı yenilenmiş ancak bazı yapılar hala harap durumda. Bu yapıların birçoğu davalık. Taraflar arasındaki anlaşmazlık, uzun süren davalar, Çengelköy’ün en önemli üst yapı sorunlarını oluşturuyor.  

Çınaraltı’nda çay 

      Çengelköy’ün bulunduğu konum, Boğaziçi Köprüsü’nü tam yandan görmenizi sağlıyor. Tarihi Çengelköy Aile Çay Bahçesi, semtin en önemli simgelerinden biri. Her daim taze çayı ve eşsiz manzarasıyla kentle bütünleşmiş bir nokta. Sabah 07.00’dan gece 24.00’a kadar çay ve kahvenin saltanatı sürüyor. İsmini 780 yıllık bir çınardan alan bu mekân, 1967 yıllından bu yana hizmet veriyor

 

Çay bahçesinin hemen girişinde bulunan Hamdullah Paşa Cami’de oldukça eski bir yapı. Bugünlerde restorasyon çalışmaları yapılıyor. Çay bahçesinin yakınında tarihi bir fırın var. Özellikle her Pazar, bu fırında uzun kuyruklar görebilirsiniz.  Hafta sonları fırından simit alıp, çay bahçesinde kahvaltı yapmak artık bir geleneğe dönüşmüş durumda. 


Tarihi ekmek fırının hemen yanında bir pano asılı. ‘‘Ekmek teknesi’’ yazıyor, panonun hemen üstünde ‘‘kimse ekmeksiz kalmasın, kardeşine bir ekmek al’’ yazıyor. Pano da çarpı işaretleri var. Fırında çalışan bir ustaya bunun anlamını soruyorum: ‘‘Gün boyunca fakirler için dağıtılan ekmek sayısını gösteriyor o çizgiler. İsteyen vatandaşlar buradan ekmek alıp dar gelirli kişilere dağıtıyor ya da bizim dağıtmamızı istiyor. Biz de günlük olarak o panoya ne kadar yardım yapıldığını gösteren işaretler çiziyoruz’’.


Burak ÇİÇEK